top of page
  • Esra ASLAN

Milletlerin “Onur” u

Güncelleme tarihi: 24 Mar 2021

Onur, insanın var oluş nedeni.

Canı pahasına koruduğu, kaybetmektense canını vermeyi seçtiği bir değer.

Onur; insanı, insan değerinde yaşatan bir olgu.

Bu saydıklarım “onur”u bir değer olarak gören, onursuz yaşamaktansa yaşamamayı tercih edenler içindir.

Onur’unu kaybettiği halde yaşamını sürdüren, farkında değilmiş gibi hareket eden; daha da beteri kaybetmemiş gibi davranan insanlar var mı? Var.

Onur, insanlar için nasıl önemliyse, milletler için de önemlidir.

Bir şekilde onur’u zedelenmiş milletler, tarih içerisinde bir fırsatını bulup onur’unu kurtarma yoluna giderler; değilse onursuz yaşamanın ezikliğini nesiller boyu sürdürürler.

Onursuz yaşamanın ezikliğini hissetmek, acısını duymak saygı duyulacak bir tutumdur, zira imkanlar el verdiğinde onurunu kurtarma yoluna gidileceği ihtimalini canlı tutar.

Asıl kötü olan, utanılacak durum; kaybettiği onurunu önemsemeyen, hatta zamanla onurunu yok eden düşmanlarıyla işbirliği yoluna giden milletlerin durumudur.

Burada haksızlık etmemek için bu utanılacak durumu yaşayan veya yaşatanlar için kullandığım “milletler” kelimesi yerine devleti yönetenler ifadesini kullanmamın daha doğru olacağını düşünüyorum, zira millet içerisinde bunun ezikliğini yaşayan fertler bulunabilir hatta sesini duyuramasa dahi bunlar büyük bir çoğunluk oluşturuyor olabilirler.

Bu uzunca girişten sonra sadede gelecek olursak; bugünlerde Azerbaycan yaklaşık 30 yıl önce çiğnenen onurunu kurtarmanın, kurtarma ihtimalinin sevincini yaşıyor.

Azeri Türklerin sevincine şahit olurken, 30 yıldır nasıl utanç içerisinde yaşadıklarına da şahit oluyoruz.

Bu onurlu her toplumun hissedeceği duygudur. Ve başarıyı getiren de bu duygudur.

Tarihten başka örnekler verelim.

Japonlar Amerika’nın atom bombalarından sonra ezilen onurlarını sanayide ve teknolojide gösterdikleri çok hızlı gelişmelerle onarmaya çalıştılar.

İsrail devletinin Filistin’e karşı yürüttüğü kıyım ve yok etme politikası onur kırıcıdır. Filistinlilere ait topraklara onur kırıcı bir şekilde el konuluyor; evler sahiplerinin eşyalarıyla birlikte yıkılarak yok ediliyor. Karşı koyanları, yaşına cinsiyetine bakmaksızın ağır hakaretlerle tutukluyor. Filistinlilerin bu acımasız ve orantısız güce karşı bütün imkansızlık ve çaresizliğe rağmen gösterdikleri direniş, son derece onurlu bir harekettir.

Osmanlı Devleti’nin dağılması sırasında Anadolu’nun işgali onur kırıcı bir paylaşımdı. Bütün imkansızlıklara rağmen yapılan Kurtuluş Savaşı, bu onur kırıcı paylaşıma verilen onurlu bir cevap olmuştur.

Yakın zamanda Beyrut’ta gerçekleşen büyük patlama onur kırıcı bir saldırıdır; saldırıdır diyorum zira bunun bir kaza olamayacağı belirtilmektedir. Lübnan’dan onurunu kurtarmak için yapacağı hamle beklenmelidir.

Rusya’nın Çerkesya’yı işgal etmesi onur kırıcı bir hadisedir. Çerkeslerin, kıyaslanması bile mümkün olmayan üstün Rus güçlerine karşı kıt imkanlarla 100 yıla yakın verdikleri savaş onurlu bir direniştir.

Bu anlamda, tarihte onuru yerde kaldığı halde bunu önemsemeyenler sanırım günümüzün bazı Arap devletleridir.

İsrail’in 1947 yılında kurulmasından sonra; 1948, 1956, 1967, 1973 yıllarında yaşanan savaşlarda kazanan hep İsrail olmuş ve Arapların topraklarına onur kırıcı bir şekilde yerleşmiştir.

Halen, Suriye’nin Golan tepeleri onur kırıcı bir şekilde İsrail işgali altındadır. Zaman zaman Suriye’nin çeşitli bölgelerini bombalamaktadır. Buna rağmen Suriye’den veya diğer Arap ülkelerinden en ufak bir tepki gelmemektedir.

Burada Araplar derken, toplum yerine ülkeyi yönetenleri kastettiğimi vurgulamak isterim. Fakat, toplumun da yönetenlerine bu konuda bir baskı oluşturmadığını üzülerek görmekteyiz.

Buna karşılık, son zamanlarda Bahreyn, Birleşmiş Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, Arap ve İslam dünyasına ihanet sayılacak bir adım atarak İsrail ile birlikte hareket etme yoluna gitmektedirler.

İslam’ın ilk kıblesi Kudüs gibi Müslümanların onuru sayılabilecek bir beldeyi onur kırıcı bir şekilde ele geçirmeye çalışan; Filistin’i adeta dünyanın gözünün içine sokarak yok eden İsrail ile işbirliği yapmak, Arap devlet yöneticilerinin çıkarına olabilir, lakin Arap milletinin tarih boyunca açıklayamayacağı; gelecek nesillerin, dedelerinin yaptıklarıyla utanacakları bir harekettir. Onursuzluktur.

Yazıma Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in çok anlamlı bir sözüyle son veriyorum.

“SAVAŞ ÖLÜNCE DEĞİL, DÜŞMANA BENZEYİNCE KAYBEDİLİR.”

5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ERDOĞAN’I ANLAMAK YÜREK İSTER

Erdoğan sevgisi yürek işidir. Vatan hasretiyle yanıp tutuşanlar benim gibi daha iyi anlar…Vatanından binlerce kilometre uzakta bayrağının rengine vatanının kokusuna hasret çekerek yaşamak… Bizler bunu

bottom of page