Yaşlı dünyamız, gün geçtikçe büyük atraksiyonlara, inanılmaz değişimlere, beklenmedik gelişmelere gebe. Ömrü bugünlere yetişenler de bunlara görgü şahitliği yapmış oluyorlar. Dünyadaki değişimlerin kaynağını coğrafi, iklimsel değişimler şeklinde sıralarken, buna paralel insan topluluklarını ilgilendiren başlıkları ekonomik, teknolojik, sağlık, eğitim, kuşaklar farkı vesaire şeklinde sıralayabiliriz.
Dünyadaki sosyal hayatı ilgilendiren, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik değişimleri iyi okuyup, bu değişimlere uygun projeler, programlar geliştirmek ve özü kaybetmeden yeni nesilleri zamanının şartlarına, imkânlarına ve iklimine göre yetiştirmek durumundayız. Eğitimin duayen ismi John Dewey de öyle demiyor mu? “Bugünün çocuklarını dünün yöntemleri ile eğitirsek yarınlarından çalarız.” Bizim dönemimizde şöyleydi, böyleydi nitelemesiyle kurulan cümlelerin şimdiki nesillerin kulaklarına çok da aşina olmadığının farkına varmamız gerekir. Muhatap olduğumuz kitle ne kendi halinde bireyselci x-kuşağı, ne başarıyı merkeze alan y-kuşağı ne de teknolojinin beşiğinde belenmiş aile bağımlı z-kuşağıdır. Endüstri 1.0 ile buharlaşma, 2.0 ile elektriğe kavuşma, 3.0 ile otomasyona adapte olan insanlık Endüstri 4.0 ile sanal, artırılmış gerçeklik ile yepyeni teknolojilere gözünü açtı. Artık Endüstri 5.0’ın işaret fişekleri atılmaya başladı.
Bulunduğumuz vasatta eğitimin, insanın doğuştan getirdiği becerileri çevresiyle anlamlı bir bütüne dönüştürme çabası olduğunu söyleyebiliriz. Albert Einstein göre, “Eğitim, gerçekleri öğrenmek çabası değildir. Aklı, zihni düşünebilmek için eğitmektir.” Yani, öğrenciye, 5 N 1 K anlayışını aşılamak durumundayız. Bu içinde bulunduğumuz evrende daha anlamlı bir hayat sürmek için de bir anahtar kelimedir. Nereden geliyoruz, nereye gidiyoruz, bu dünyada amacımız nedir sorgusunu felsefi olarak yapabilmesini sağlamaktır. Ülkeden ülkeye değişim gösteren eğitimin bir felsefesi olmak zorundadır. Türk eğitim sisteminin felsefesi 4 iyi kavramıyla özetlenebilir; iyi insan, iyi vatandaş, iyi üretici, iyi tüketici yetiştirebilmek. Okul ise bu çıktıları sağlayan formel ortamlardır. Eğitimciler ise bunu sağlama gayretinde olan katalizör etkilerdir. Çünkü çocuk daha önce aile ortamında ve ebeveynler arasında davranış kalıpları oluşturur. Okul akademik bilgiyi ve davranışları pekiştirmeyi sağlar. Ebeveyn ve eğitimciler ne kadar iyi bir rol modelse, çocuklarda o kadar olumlu davranışlar kalıplaşır, hayat biçimi haline dönüşür.
Bu girizgâhtan sonra dikkatleri asıl Mart 2020 sonrası ülkemizde ve dünyada cereyan eden Covid-19 kaynaklı pandemi sürecinin getirilerine odaklamayı planlıyorum ki, balığımızdan neyi ima ettiğimiz anlaşılsın. Son dönemde çocukların oynadığı bir tasarım oyunu dikkatimi çekti. İki ve daha fazla oyuncuyla oynanan bu programın ismi Minecraft. Çocuklar ağdan bağlanıp, kendilerine ev, bahçe, alet edevattan oluşan sanal bir dünya tasarlıyorlar. Aslında yaşanılan süreç, maske, mesafe, temizlik ve izolasyon anlayışı gizli bir refleks olarak bu türden uğraşlara itiyor çocukları. Eskiden geliştirdiğimiz davranışlar ve alışkanlıklar da bu değişen yeni dünya düzenine uyum sağlıyor. Örneğin;
– Eskiden bir öğrenci üniversiteyi tercih ettiğinde içselleştirmek için üniversitenin bulunduğu şehrini, kampusunu gezerdi. Şimdi öğrenciler sanal gezintiyle belirleyebiliyor. Belki de yüzünü bile birebir görmediğimiz öğrencileri mezun etmek durumunda kalacağız.
– Eskiden bilgimizi görgümüzü artırmak için şehirleri gezerken müzelerini gezmek gerekirdi. Şimdi dünyanın önemli müzeleri sahip olduğu değerleri sanal tura açmış durumdalar.
– Eskiden okul bahçeleri çocuklarla cıvıl cıvıl canlıydı. Dersleri öğretmenler tarafından okullarda işlenirdi. Şimdi dersler evden yani uzaktan yapılıyor, izleniyor, tartışılıyor. Hatta spor ve resim etkinliğini de.
– Eskiden doktor ve hasta aynı ameliyathanede doğrudan ameliyatlar yapılırdı. Şimdi kilometrelerce uzaktan kıtalar ve ülkeler arası online sistemlerle ameliyatlar yapılabiliyor.
– Eskiden çocuklar bahçede, sokakta doyasıya oyun oynarlardı. Şimdi evde hayat var ilkesiyle evde kalan çocuklar için geliştirilen 3-D oyun konsülleri ile sanal oyunlar oynanabiliyor.
– Eskiden sporseverler tribünlerde coşkuyla maç seyrediliyordu. Şimdi dijital sahalarda ve spor salonlarındaki maçlar 3-D dijital teknolojileriyle evlere gelmiş oldu (NBA basketbol maçları için bu servisi devreye koydu).
– Eskiden gözle görülüp, elle dokunularak alışveriş yapılırdı. Şimdi markette, mağazada sanal alışveriş yapabiliyor.
– Eskiden uçağı, araçları insanlar kullanmak zorundaydı. Şimdi insansız araçlar geliştiriliyor. İHA, SİHA’lar, Ford’un insansız otomobil projesi, online ekskavatörün operatörü kilometrelerce uzaktan aracını kullanabiliyor. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Tüm bu değişimlerle birlikte her ülke kendi imkan ve programları dahilinde yeni dünya düzenine adapte olmakta güçlükler çekebilir. 2020-2021 Eğitim-öğretimin başladığı ilk günlerde Eğitim Bilişim Ağı EBA’nın ihtiyaca cevap vermekte zorlanması, pandemi süreciyle ile birlikte ülkelerin sağlık alanının ihtiyaç duyduğu araç-gereç ve ekipmanları tedarik etmekte zorlanması, ihtiyaç duyulan teknolojilerin ithalinde yaşanan kısıtlamalar gibi. Uzaktan eğitimde göz ardı edilmemesi gereken husus; azı karar, çoğu zarar kabilinden çocukları doz-üstü ekranlara tutsak olmamasına özen göstermeliyiz.
Aslonan bunların farkına varıp, eksikliği kabul edip, giderme ve çözümüne bakabilmektir. Yenidünya düzeninde var olabilmek için bu sıkıntılar normaldir. Tıpkı, sancısız doğumun olamayacağı gerçeğindeki gibi.
Özetlemek gerekirse;
21. Yüzyıl hepimizi şaşırtacak, hayrette bırakacak pek çok atraksiyonlara sahiptir;
– Dijital dönüşüm ve Endüstri 5.0,
– Ufuktaki Alfa kuşağı,
– Felaketler ve fırsatlar,
– Zaman ve ekonomi yönetimi,
– Uzaktan eğitim programını iyi yönetebilmeliyiz.
21.Yüzyılda hepimizin farkında olması gereken gerekler vardır;
– Yazılım, yapay zekâ, robotik, mikro cerrahide yeni vizyon,
– Simülatörlerden insansızlara,
– Uzaktan eğitim, uzaktan cerrahi, uzaktan manüel makine kontrolü,
– Uzay teknolojileri gibi değişimlere açık olabilmek ve bu teknolojiler için altyapı geliştirebilmek
Tüm bunlar kabulümüz olmakla birlikte vazgeçilmezlerimiz vardır;
Okuma ve sanat kültürünü zihinlerde canlı tutmak, özendirmek.
Prof. Dr. Süleyman YILMAZ
ASÜ Üniversitesi Öğretim Üyesi
Commentaires