top of page
  • Yazarın fotoğrafıTevfik BALA

SERBERST PİYASA…


Bulunduğumuz coğrafya; tarihi Jeo-stratejik açıdan asla rehaveti kaldırmadığı gibi boşluğu da kabul etmiyor. Türkiye bulunduğu konumu itibari ile tarihin her döneminde savaş sebebi oluşturmuştur. Dolayısıyla bu topraklara acımasızca düşmanlık ve savaş süreklik arz eden bir olgu olmuştur. Tamda burada İbn-i Haldun’un “coğrafya kaderdir” sözü düşüncelerimizi daha da derinden beslemektedir.

Bu yaklaşımla; Türkiye’nin tarihi sorumluluğu, stratejik önemi ve de gücü bize öğretilenden çok daha da derin ve büyük olduğu bilinmelidir. Bu derinliğin ve büyüklüğün hayata aktarılmasının önemli adımlarından beklide ilki; bağımsız bir milli eğitim sistemi ile bağımsız bir ekonomi modelidir.

Seksenli yılların bağımlı Türkiye’sine dayatılan serbest ekonomi modeli, bizi daha da bağımlı hale getirmiştir.

İbn-i Arabi’nin dediği “iyilik varlıkta, kötülük yokluktadır” sözüne ters açıdan yaklaşarak olguları algılar üzerinden bize öğretmeye kalkıştılar.

Kabil zihniyetli zübde küresel şarlatanlar; serbest piyasa ekonomisiyle üretimi tüketerek, tüketimi üreterek ülkeleri daha bağımlı, kontrol edilir hale getirmeyi başardılar.

Geliştirdikleri sanayi, teknolojik devrimlerle insanlığı yok ederken, toplumu bireyselliğe ve de tüketmeye zorladılar. İnsanın değerini üretimle değil, tüketimle belirlemeye çalıştılar.

İstediklerini yükselterek, büyütüp zenginleştirirlerken, istemediklerini alçaltarak, küçültüp yoksullaştırdılar. Eşitsizliği ve de adaletsizliği yaygınlaştırıp serbest ekonomi modeliyle istediklerini batırıp, istediklerini çıkarırken insanımızı sosyal Alzheimer’e düşürdüler.

Serbest ekonomi modeliyle ekonomik bağımsızlığımıza prangalar vururlarken; canları istedikleri anda dolar kırbacıyla canımıza okumaya koyuldular. Bilinmeyen bir ağızdan çalınan düdükle, koca ülkeyi patatese, domatese, soğana esir olur hale getirdiler.

Serbest piyasa ekonomi modeliyle dört bir yandan kuşatılırken Trump’un gevşek ağzında ki “ekonomi ile sızı perişan ederiz” salyası ile midemiz bulanmaya devam etse de kafamızı daha iyi çalıştırıp, gözlerimizi fal taşı gibi açmamız gerekiyordu.

Osmanlı sonrası “ya istiklal, ya ölüm” diyerek ayağa kalkan bu millet; bugün “ya olacağız, ya öleceğiz” çıkışı ile bu coğrafyada kalıcı olmaya çalışırken, yüz yıllık hesaplaşmaya boynuna ip takarak girmeyecekti.

Geldiğimiz noktada ekonomik savunma gücümüzü serbest ekonomi modeliyle kuramayacağımız çok aşikârdır. Milli savunma sanayimiz bunun net göstergesidir. Milli savunma sanayimiz devletin elinde olmasına rağmen ne badireler atlattı? Nice gençleri şehit verdik? Nice derin saldırılara maruz kaldık?

Bu açıdan baktığımızda; milli, yerli şirketlerimizi koruyup kollayarak “GEÇİCİ” bir süreliğine karma ekonomi modeline geçmemiz gerekiyor kanısındayım. Çünkü 15 Temmuz diriliğini ve gizemliliğini hala koruyor. Karizması çizilen Kabil zihniyetli ABD ve uşakları; hiçbir acıyı, yıkılışı, çizilişi unutmazlar. İntikam ateşlerini içlerinde kor halinde tutarak günün birinde aniden harlayıp yakarlar.

Serbest piyasa ekonomisi üzerinden günün birinde düdük çalarak canımıza okumak için sokakları kan gölüne çevirebilen “sarı yeleklileri, kırmızı elbiselileri” karşımıza dikerler.

En aşağılık bir anlayışla insanlık değerleri ve coğrafyalar kirletilmek istenilirken, Müslümanlar bir kenarda oturup keyif çatamazlar. Hiçbir Müslüman’ın böyle bir hakkı, böyle bir lüksü olamaz.

Müslümanların en temizleri; kirliliğe ve haksızlığa, hak adına isyan edenlerin öncüleri olarak fiili dualarını başlatacaklar.



Artık bu işin lamı- cimi kalmadı. Bu coğrafyanın çocukları aklını en tez zamanda başına toplayıp, kardeş olmayı becerecek, yalın ayakta olsa yollara düşecek, davası ve idealleri olan bir millet olacak. Medeniyet değerlerini kuşanmış güçlü millet olarak kıyama kalkacak, gönül coğrafyalarındaki kardeşlerine koşacak ve kardeşleriyle kucaklaşarak ümmet olmayı başaracak. Sonrasında peygamber ümmetinin emek ve gayretlerini Allah zayi etmeyecek, çıktığı sefer zafer getirecek.

Selam ve dualarımla, haydeee vira bismillah…

Tevfik BALA

7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yeni Dünya Düzenine Hazır mıyız?

Yaşlı dünyamız, gün geçtikçe büyük atraksiyonlara, inanılmaz değişimlere, beklenmedik gelişmelere gebe. Ömrü bugünlere yetişenler de bunlara görgü şahitliği yapmış oluyorlar. Dünyadaki değişimlerin ka

bottom of page