Bir anne ve babaya hediye edilen bağışlanan en güzel hediyedir evlat. Cennet meyvesidir demiş, Rasulullah sav ve evlat kokusu cennet kokusudur diyerek burnumuzun direğini sızlatmıştır.Dikkat ederseniz, evladımızın saçlarını okşayıp koklarken, kendimizden geçeriz.Bunun sebebi, tabiiki ötelerin kokusundan taşımasındandır.Onlara bakarken, gözlerimizde ışıklar çakar, yüreğimiz kıpır kıpır eder.Kalbimiz delicesine çarpar, midelerimizde kelebekler uçuşur.En büyük aşkımızdır bizim onlar.Canımızı bile isteseler seve seve veririz.Onların isteklerini yerine getirirken dokuz dikeni birden atlarız. Okulda başarılı olsun, arkadaşları ve öğretmenleri onu zmesin diye maddi ve manevi bütün imkanlarımızı seferber ederiz.Ama her ne hikmetse sadace bedenini düzeltmek için uğraşırız.Tıpkı içi harabe olan bir evin dışını boyayarak,güzel göstermek istediğimiz gibi dış görünüşüyle haşır neşir oluruz. çocuklarımızla gül yüzlülerimizle.Halbuki dışarıdan baktım yeşil türbe, içine girdim estağfirullah tövbe denilecek kadar dış görünüşüyle ilgileniriz.Ama bilmeyiz ki beyin dolu olmazsa, kalp Allah ve peygamber sevgisiyle dolup taşmazsa, bizim allayıp pulladığımız, sert yerlerde yatırmaya, eski elbiseler giydirmeye kıyamadığımız, civan gibi delikanlımızı nur yüzlü kızımızı cehennem ateşine hazırlıyoruz.Ahirette onların cehennem ateşinde yandığını gördükçe, yüreğimiz paramparça olacak , bir şey yapamayacağız.Göçtü kervan kaldık dağlar ardında diyenler gibi iş işten geçmiş olacak.
Aslında bakıyorumda, biz anne falan değiliz. Biz zavallı köleleriz çocuklarımıza.Annelik görevinin ne olduğundan bile bihaber cahil ve bilinçsiz varlıklarız.Filistinde Yahudi askerine taş atan çocukları gördükçe hayret ediyorum.Ne büyük bir yürek yarabbi.Kocaman israil askerine küçücük beden küçücük taşlar atarak tarafını belli ediyor. Beden küçük ama yürek askerden de büyük.Mangal gibi yürek bu olsa gerek.Aman yaRabbi diyor ve annesini düşünüyorum.ANNESİ NASIL BİR YüREĞE SAHİP Kİ ÇOCUK BU KADAR CESUR OLABİLİYOR.Evladının ölmesinden korkmadan taş atsın İsrail askerine diye gözünü kırpmadan,dışarı salabiliyor.Dışarısının ne kadar tehlikeli olduğunu bile bile.Çünkü o mübarek anne cennetten hediye gönderilen bu yavrunun,asıl yerine yine kutlu bir şekilde varacağını biliyor.VE ASLA TEDİRGİN OLMUYOR HEDİYE VERENE, HEDİYESİNİ İADE EDERKEN...Bizzler ise nerdeyse tuvalete bile göndermeyeceğiz yalnız.
Şu mübarek Ramazan ayında, asil varlıklar olan Filistinli annelere öyle imreniyorum ki, anlatamam.Kudüsü yavrularının kanlarıyla sularken bir an bile geri adım atmıyorlar.Allah onlardan razı olsun diyorum ve gözlerim yaşlarla dolu anneliğimi sorguluyorum.Sahi biz anne miyiz???
Selam ve dua ile....
Comments